Videoya Türkçe altyazı eklemek için şunları yapın:
Sağ alt köşedeki dişli çark simgesine tıklayın.
Açılan menüden Altyazılar (Subtitles) seçeneğini tıklayın.
Ardından Otomatik çeviri (Auto-translate) seçeneğine tıklayın.
Açılan listeden Türkçe dilini bulun ve ona tıklayın.
Oyun – Her öğrenciye bir kavram içeren bir kart verilir. Öğrenciler, sınıf içinde ellerindeki kavrama karşılık gelen açıklamayı bulmalı ve onun yanına geçmelidir. Kavramlar ile açıklamaların eşleştirilmesi kontrol edilir.
Metinleri oku
Aşağıdaki sorulara dayanarak bir haber analizi hazırla:
Metinde hangi doğa olayı anlatılmıştır?
Bu olay neden alışılmadık ya da endişe vericidir?
Bu olay insan faaliyetlerini veya toplumu nasıl etkilemiştir?
Bu tür durumlar için gelecekte ne gibi çözümler veya hazırlıklar olabilir?
2. Yaratıcı görev: “2050 yılında dünya nasıl olurdu?”
“Küresel felaketler sıklaştığında hayatımız nasıl değişir?” konulu bir afiş, çizgi roman ya da yazılı anlatım oluştur. Yaklaşımınız hayal gücüne dayalı ya da bilimsel olabilir.
Her grup kendi çalışmasını sunar.
Sınıfta tartışma:
Hangi olaylar en yıkıcıydı?
Bu olaylar önlenebilir miydi?
Farklı olaylar arasında ne tür bağlantılar görüyoruz?
İklim değişikliği, deniz seviyesinin kıyı bölgelerinde yükselmesi de dahil olmak üzere birçok büyük değişikliği beraberinde getirmiştir.
Bu durumun başlıca nedenlerinden biri, eriyen buzulların okyanuslara ve denizlere eriyik suyu eklemesi ve böylece su seviyelerinin genel olarak yükselmesidir.
Ayrıca, sıcak iklimlerde su kütlelerinden atmosfere daha fazla su buharı buharlaşır. Bu su buharı daha sonra yağmur veya kar olarak yere düştüğünde, yağış miktarı olağanüstü derecede büyük olabilir ve bu da yaygın sel baskınlarına yol açabilir.
Sel riski özellikle, yeraltı kayaçlarının veya toprağın su geçirmez olduğu durumlarda artar. Bu da suyun toprağa sızamayacağı ve yer yüzeyinde birikmeye başlayacağı anlamına gelir. Bunun sonucunda, doğaya ve insan yapımı çevreye zarar veren sel baskınları meydana gelebilir.
Aynı zamanda, yağışların artması nehir ve göl seviyelerini yükseltir, bu da kıyı erozyonunu hızlandırır – su, toprağı ve bitki örtüsünü aşındırarak yok eder.
Eğer sıcaklıklar daha düşük olsaydı, daha az su buharlaşır ve daha az yağmur yağardı. Ancak sıcak iklimlerde aşırı yağış olayları daha sık meydana gelir, bu da sellerin artık daha sık görülmesine neden olur – hatta önceden nadir olan bölgelerde bile.
Seller, verimli toprağın kaybına yol açabilir ve aynı zamanda günlük hayatımızı da etkiler. Örneğin, ulaşım aksar, havalimanları ve yollar kapanır, konutlar ve işletmeler zarar görür.
Buna 2024 Nisan ayında Dubai’de yaşanan olay güzel bir örnektir: sadece iki gün içinde, normalde iki yılda yağan yağmur miktarından fazlası düştü. Bu olağanüstü yağış, büyük çaplı sel baskınlarına neden oldu ve uluslararası havalimanının işleyişini tamamen durdurdu. Binlerce yolcu havalimanlarında mahsur kaldı ve çok sayıda uçuş iptal edildi.
Sel baskınları doğal olaylar olsa da, günümüzde bu olayların sıklığı ve şiddeti insan faaliyetlerinden de etkilenmektedir.
Şehirleşme sırasında asfalt ve beton gibi su geçirmez malzemeler yoğun olarak kullanılır ve bu da suyun toprağa sızmasını engeller. Ayrıca birçok yerde kanalizasyon ve drenaj sistemleri eski veya yetersizdir.
Bu durum, şiddetli yağmur yağdığında veya deniz seviyesi yükseldiğinde mevcut altyapının fazla suyu tahliye edememesiyle sonuçlanır – yani sel oluşur.
Günümüz toplumu altyapıya – yollar, havalimanları, alışveriş merkezleri ve konutlar gibi – büyük ölçüde bağımlıdır ve bu da bizi doğa olaylarına karşı daha savunmasız hale getirir.
İklim değişikliği sel baskınlarını iki yönden ağırlaştırır:
Bir yandan aşırı yağışların sıklığı artar, diğer yandan deniz seviyesi yükselir – bu da kıyı bölgelerini özellikle savunmasız hale getirir.
Pasifik Okyanusu'ndaki beş Solomon Adası zaten yükselen deniz seviyeleri nedeniyle sular altında kalmıştır – bu da sellerin sadece geçici bir rahatsızlık değil, aynı zamanda manzarayı ve insan yerleşimlerini geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirebileceğini göstermektedir.
Çölleşme, verimli toprağın kuruyup çöl benzeri bir hale gelmesi sürecidir; bu durumda toprak artık ne gıda üretebilir ne de doğayı destekleyebilir.
Bu süreç sadece çöl kenarlarında değil – yarı kurak ve hatta ılıman iklime sahip bölgelerde de gerçekleşebilir. Avrupa’da ve gelecekte muhtemelen Estonya’da da çölleşme riski bulunmaktadır.
Çölleşme genellikle güneş ışınları ve sıcaklığın toprağı kurutmasıyla başlar; bu durum toprağın parçalanmasına ve kolayca yerinden kaymasına neden olur.
Eğer buna ağaçların ve bitki örtüsünün yok olması da eklenirse, artık toprağı yerinde tutacak hiçbir şey kalmaz.
Rüzgar ve yağmur, verimli üst toprağı taşıyıp götürür – bu sürece erozyon denir.
Çölleşmenin en doğrudan etkisini çiftçiler hisseder – ürün kaybederler ve gelirleri azalır.
Ancak sonuçlar bununla sınırlı değildir: gıda miktarı azalır, fiyatlar artar ve insanların yaşam kalitesi düşer.
Çölleşmeyi hızlandıran insan faaliyetleri de vardır – geniş çaplı orman kesimi, yoğun gıda üretimi ve su kaynaklarının aşırı tüketimi, ekosistemin dengesini bozar.
Aynı zamanda artan nüfus ve gıda talebi, üretimi daha kuzeye – örneğin Estonya’ya – doğru kaydırmaktadır.
Şu anda hala sağlıklı durumda olan Estonya toprakları, gelecekte daha fazla baskı altına girebilir.
İklim değişikliği, çölleşmeyi daha da kötüleştirir: daha sık kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve değişken yağış desenleri toprağın verimliliğine zarar verir.
Örneğin, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika’da bir zamanlar verimli olan birçok tarım arazisi artık kullanılamaz hale gelmektedir.
Estonyalı toprak bilimciler uyarıyor: her ne kadar Estonya toprakları şu anda iyi durumda olsa da, küresel gıda üretimi baskısı bu bölgeye kayarsa, durum değişebilir.
Bu yüzden toprak koruması, doğa dostu tarım ve bilinçli arazi kullanımı konularına bugünden itibaren önem verilmelidir – böylece tarlalarımız gelecekte de verimli kalabilir.
Rüzgar, Dünya’nın dönmesi ve atmosferdeki hava hareketleri sonucunda oluşur.
Güneş ışınları Dünya’ya ulaştığında, önce yeryüzü ısınır. Isınan yer yüzeyi, üzerindeki havayı da ısıtmaya başlar. Isınan havada moleküller ve atomlar daha hızlı hareket eder ve birbirlerinden uzaklaşır.
Bu nedenle sıcak hava hafifler ve yukarı doğru yükselir.
Atmosferin üst katmanlarında ise sıcaklık daha düşüktür; burada parçacıklar daha yavaş hareket eder ve daha yoğun hale gelir.
Bu soğuk hava ağırlaşır ve aşağı çöker.
Bu şekilde hava akımı oluşur – bir hava kütlesi yükselirken, diğeri aşağı iner ve aralarındaki hareket rüzgarı meydana getirir.
Fırtınalar, güçlü rüzgarlar, gök gürültülü sağanak yağışlar ve çoğunlukla şimşek, dolu veya hortumlarla karakterize edilen şiddetli atmosfer olaylarıdır.
Bu olaylar büyük hasara yol açabilir – elektrik kesintilerine, ağaçların devrilmesine, binaların yıkılmasına ve insan hayatının tehlikeye girmesine neden olabilir.
Fırtınaların etkisi özellikle, nüfusun yoğun olduğu, altyapının yetersiz kaldığı veya bina standartlarının zayıf olduğu bölgelerde daha büyüktür.
Günümüzde teknolojik bağımlılığımız – elektrik, internet, ulaşım ağları – nedeniyle, kısa süreli bir fırtına bile toplumun işleyişini ciddi şekilde sekteye uğratabilir.
İklim değişikliği, fırtınaları daha da şiddetli hale getirmektedir; çünkü daha sıcak atmosfer daha fazla nem ve enerji tutabilir – bu da fırtınaları besler.
Örneğin, 2022 yazında Korsika Adası’nı vuran bir fırtınada rüzgar hızı saatte 224 km’ye ulaştı – bu büyük yıkımlara yol açtı ve can kaybına neden oldu.
Benzer olaylar artık Avrupa’nın diğer bölgelerinde de daha sık görülüyor – Almanya, İtalya ve Avusturya buna örnektir.
Bu fırtınaların bazıları, önceden sadece tropikal bölgelerde görülen kasırgalara benzemektedir.
Artık bu tür olayların Avrupa’da da yaşanabileceğini dikkate almalıyız.
1990–2022 yılları arasında 168 ülkede 4713 sel olayı kaydedilmiştir – bu seller 3,2 milyar insanı etkilemiş ve ekonomik kayıplar 1,3 trilyon Amerikan dolarını aşmıştır.
1. Excel’i aç ve verileri gir
İki sütun oluştur:
Sütun A: Yıl → Örneğin: 1990
Sütun B: Sel Sayısı → Örneğin: 52
İlk satır başlık olmalı:
🠚 A1: Yıl B1: Sel Sayısı
2.Veri aralığını seç
Fare ile A1:B33 aralığını (örnek) seç.
Bu, hem yılları hem de ilgili sel sayılarını içerir.
3. Sütun grafiği ekle
Üst menüden "Ekle" (Insert) sekmesine tıkla.
"Sütun veya Çubuk Grafik" (Column or Bar Chart) seç.
"Gruplanmış Sütun" (Clustered Column) seçeneğini tıkla.
Excel otomatik olarak bir grafik oluşturur:
X ekseni: Yıllar
Y ekseni: Sel olaylarının sayısı
4. Grafiği biçimlendir
Başlık: Grafik başlığına tıkla →
Örneğin: “1990–2022 Arası Dünyadaki Sel Olayları”
Eksenler:
X ekseni → Yılları
Y ekseni → Sel sayılarını gösteriyor olmalı
Tasarım:
Sütun renklerini mavi yapabilirsin
Temiz ve sade bir şablon kullan
5. Veri etiketleri ekle
Grafikte bir sütuna tıkla
Sağ tıklayıp “Veri Etiketleri Ekle” (Add Data Labels) seç
Her sütunun üstünde ilgili sayı görüntülenir
6. Dosyayı kaydet
“Dosya” → “Farklı Kaydet”
Dosya adı: “Sel_Grafiği_1990_2022.xlsx” olabilir
Yıllık ortalama değişim nedir?
Net bir artış eğilimi var mı?
Bu eğilim iklim değişikliği bağlamında ne anlama gelir?
Sıklaşan sel olayları ile insan faaliyetleri/iklim değişikliği arasında nasıl bir ilişki vardır?
Toplumlar ve devletler bu eğilimin etkisini azaltmak için neler yapabilir?
3 adet büyük plastik şişe – bir yan yüzeyi kesilecek
3 adet büyük plastik şişe – dipten 15 cm yüksekliğinde kesilecek
Şişeleri kesmek için makas veya bıçak
Her şişe için toprak
Kuru malzeme (dallar, yapraklar)
Genç çim veya çiçek fideleri (kökleriyle birlikte
Şişeleri asmak için ip veya kurdele
Su
Şişe A: Sadece toprak
Şişe B: Toprak + kuru malzeme (yapraklar, malç)
Şişe C: Toprak + dikilmiş canlı bitkiler ve kök sistemi
Şişelerin dip kısmını ip yardımıyla diğer kesilmiş şişelerin boğaz kısmının altına asın – böylece akan suyu toplayabilirsiniz.
Her yan kısmı açık şişeye eşit miktarda su dökün – hızlı bir şekilde, şişenin üst kısmına yakın bir noktadan dökerek yağmuru simüle edin.
Hangi şişenin altında biriken su en çamurlu?
Hangi şişenin altında biriken su en berrak?
Yaprak kaplı ve bitki kaplı şişeler arasında ne gibi farklar var?
Bu deney bize neyi gösteriyor?
Neden canlı bitki örtüsü kuru kaplama malzemelerinden (örneğin: yapraklar) daha iyi toprak tutar?
Bu deney doğada gerçekleşen süreçleri anlamamıza nasıl yardımcı olur?
İnsanlar toprak erozyonunu önlemek için bu ilkeye dayalı hangi yöntemleri kullanıyor?
(Örneğin: teras tarımı, yeniden ormanlaştırma, doğal bitki örtüsünün korunması)
Dışarıda kalma – özellikle ağacın altına sığınma.
Hemen eve ya da okul binasına gir.
Pencerelerden uzak dur!
Şiddetli rüzgar veya dolu camı kırabilir – güvenli bir mesafede kal.
Elektronik aletleri kapat!
Eğer yıldırım yakındaysa, şarj cihazlarını prizden çıkar ve bilgisayar ya da telefonu şarjda kullanmaktan kaçın.
Yetişkinlerin talimatlarını dinle!
Öğretmen veya ebeveyn ne yapılacağını bilir – sakin kal ve yönergeleri takip et.
Asansör kullanma ve meraktan dışarı koşma!
Olduğun yerde kal ve fırtına geçene kadar bekle.
En önemlisi:
Sakin kal, güvenli bir yere git ve yönergeleri dikkatle dinle.
Arkadaşlarını yanında tut ve birbirinize destek olun.
Gerekli Malzemeler:
Trafik konileri veya işaretler
Halat veya ip
Gazeteler (ince duvarlar için)
El fenerleri veya telefonların fener işlevi
Fırtınayla ilgili soruların bulunduğu kağıtlar
Oyun Akışı:
Sınıf veya bahçede bir engel parkuru oluşturun (örneğin: “yola devrilmiş ağaçlar”, “yıkılmış ev kalıntıları”, “su basmış alanlar”).
Öğrenciler sadece el fenerinin ışığında parkurda ilerlerken “fırtına kalıntılarına” çarpmamaya çalışırlar.
Parkurun içine fırtına konulu sorular gizlenmiştir (örnek: “Bir hortumun hızı kaç km/s olabilir?”).
Her bulunan soruya doğru cevap verildiğinde ilerlemeye devam edilebilir.
Sonunda “tahliye bölgesine” ulaşılır ve birlikte tartışılır: Parkurda hangi riskler fark edildi?
Amaç:
Sel durumunu canlandırmak, tahliye ve kriz planlamasında iş birliğini öğrenmek.
Sel sırasında durumun ne kadar hızlı değişebileceğini göstermek.
Planlama, iş birliği ve hızlı tepkinin önemini kavramak.
Gerekli Malzemeler:
Büyük bir kağıt veya harita (arazi: evler, nehir, yol)
Renkli işaretler: insanlar, hayvanlar, arabalar, köprüler
“Yükselen su” alanları (örneğin mavi kumaş parçaları)
Zar (su seviyesini belirler)
Oyun Akışı:
Öğrenciler şu gruplara ayrılır: kurtarma ekibi, halk, yerel yönetim.
Arazide “halk” belirli bölgelerde konumlandırılır.
Zar her atıldığında:
4–6: su seviyesi yükselir
1–3: su seviyesi düşer
Su yükseldiğinde bazı bölgeler geçilemez hale gelir.
Gruplar birlikte çalışarak:
Halkı kuru bölgelere tahliye eder
Geçici köprü veya barınak inşa eder
Kaynakları dağıtır (örneğin: içme suyu, yiyecek)
Sonuçta tartışılır: Tahliye neden başarılı oldu ya da hangi zorluklar yaşandı?
Amaç:
Çevrenin nasıl değiştiğini ve çölleşmeyi hızlandıran ya da engelleyen faaliyetleri göstermek.
Gerekli Malzemeler:
Kağıt veya yer matları (alanlar: orman, köy, tarla, çöl)
Etkinlik kartları (örneğin: “ağaç dik”, “ağaç kesimi”, “mera hayvanları”, “kuraklık”)
Yeşil, sarı ve kahverengi işaretler veya kumaş parçaları
Zaman dilimleri (her “gün” renk değiştirir)
Oyun Akışı:
Başlangıçta arazinin %75’i yeşildir (orman veya tarım alanı).
Her oyuncu bir etkinlik kartı seçer:
Yeşil etkinlik: ağaç dikmek, tarlayı sulamak → alan yeşil kalır
Sarı etkinlik: hayvancılık, yol yapımı → alan sarıya döner (tehlike bölgesi)
Kahverengi etkinlik: orman kesimi, yoğun tarım → alan çöl rengine döner
Oyun, arazinin %66’sı kahverengiye dönene kadar devam eder.
Tartışma:
Hangi kararlar çevreyi korudu?
Hangi etkinlikler çölleşmeyi hızlandırdı?
~50–100 adet pipet (plastik veya kağıt)
İnce tül bezi veya maske kumaşı
Küçük bir kap (cam veya plastik şişe)
Tutkal veya bant
Makas ve ipler
Pipetlerden 15 cm genişliğinde ve 30 cm yüksekliğinde bir ağ örün.
Ağın bir tarafına ince kumaşı tutkal veya silikon tabancasıyla yapıştırın.
Ağı silindir şeklinde sarın – yaklaşık 20–30 cm yüksekliğinde bir silindir oluşturun.
Silindirin alt kısmına da kumaş ekleyin, ortasına küçük bir delik açın ve altına su toplama kabını yerleştirin.
Kuleyi kapalı bir alana veya nemli havalı dış ortama yerleştirin.
Başlangıç: Su toplama kabındaki ilk su seviyesi
Ara ölçüm: Saatlik ya da birkaç saatte bir kontrol edin – su seviyesi değişiyor mu?
Gözlem: Toplanan suyun miktarını ve kalitesini kontrol edin – su berrak mı, kokulu mu? (eğer filtre kullandıysanız)
Kondensasyon, nemli havanın soğuk veya ılıman bir yüzeye temas ettiğinde oluşur ve su buharı sıvıya dönüşür.
Bu basit model, Warka Water kulelerinin sabah çiyinden su toplama yöntemini gösterir – ve bu su içilebilir hale gelir.
Toplanan su miktarı az olabilir, ancak bu deney sayesinde kondensasyonun nasıl çalıştığı net bir şekilde anlaşılır.
Ayrıca neden bu kulelerin ağ yapısı ve filtre malzemeleri kullandığı da açıklanır – yüzey verimini artırmak için.
Kondensasyona ne sebep olur?
Kondensasyon kuleleri su sıkıntısı çeken bölgelerde nasıl yardımcı olabilir?
Bu deney ile Warka Water kuleleri arasında hangi benzerlikler var? (malzeme, tasarım, çalışma prensibi)
Bu ilkeyi başka nasıl kullanabiliriz?
– Örneğin: bir çatı sisteminde mi, katlanabilir bir dış mekan kulesinde mi?
Amaç:
Kökleriyle kum ve toprağı yerinde tutan, erozyonu azaltan, doğayı daha güzel ve canlı hale getiren bitkiler dikmek.
Bu, doğayı korumanın pratik bir yoludur – çevrenin daha iyi olması için hepimiz bir şeyler yapabiliriz.
Bitki dikmek tek seferlik bir iş değil, bir süreçtir.
Okul binasının çevresindeki kumlu veya eğimli bölgeler
Sahil kenarı ya da boş kumluk alanlar
Yağmurda ya da rüzgarda toprağın kolayca sürüklendiği yapay yamaçlar
Alçak büyüyen, güçlü köklere sahip, kuma dayanıklı bitki fideleri
(örneğin: kum yulafı, deniz lavantası, çimen türleri, yaban mersini, kum soğanı, sahil söğüdü)
Küçük bahçe kürekleri ve eldivenler
Sulama kabı veya su kabı
Bitki isimlerinin yazılı olduğu etiketler (eğitim amaçlı)
Mümkünse doğal malç (saman, dal parçaları)
Çocuklara toprağın neden “hareket ettiğini” açıklayın – erozyon: yağmur ya da rüzgar çıplak toprağı sürükler.
Bitkileri gösterin ve köklerinin toprağı nasıl yerinde tuttuğunu anlatın.
Çocukları küçük gruplara ayırın ve her gruba bir dikim alanı belirleyin.
Her grup bitkilerini 20–30 cm aralıklarla diksin, böylece bitkiler büyüyerek bir “canlı ağ” oluşturabilir.
Bitkileri sulayın ve bitki isimlerini gösteren etiketleri yerleştirin.
İsterseniz alanı taşlar veya doğal malzemelerle çevreleyerek küçük bir “koruma bölgesi” oluşturabilirsiniz.
Çocuklar bitkilerin büyümesini izleyebilir ve zamanla kumun daha sabit kaldığını fark edebilir.
Bir “bitki bekçisi günlüğü” tutulabilir – çocuklar sırayla kontrol eder, çevrede erozyonun azalıp azalmadığını gözlemler.
Alana daha sonra bir böcek oteli ya da bilgi panosu eklenebilir:
“Burada doğaya destek oluyoruz!”
1931 Çin Büyük Sel Felaketi
Tarihteki en yıkıcı doğal afetlerden biri – Yangtze ve Huang He nehirlerinin taşması sonucu tahminen 1 ila 4 milyon insan hayatını kaybetti.
Hayatta kalanlar, benzer felaketleri önlemek amacıyla barajlar ve su yönetim sistemleri inşa ettiler.
2010 Pakistan Sel Felaketi
Muson yağmurları nedeniyle oluşan seller 20 milyondan fazla insanı etkiledi.
İnsanlar geçici olarak dağlara taşındı ve topluluk temelli tahliye ağları kuruldu.
Tsunami ve Kasırga Katrina (2005, ABD)
Katrina Kasırgası'nın rüzgar hızı 280 km/s’ye ulaştı ve New Orleans’ta büyük çaplı sellere yol açtı.
Felaketten sonra şehirler için güçlendirilmiş baraj sistemleri ve tahliye planları geliştirildi.
Süper Tayfun Haiyan (2013, Filipinler)
Rüzgar hızı zirvede 315 km/s’yi aştı – tarihte karaya ulaşan en güçlü fırtınalardan biri.
İnsanlar geçici barınaklar kurdu ve topluluklar fırtına uyarılarını daha ciddiye almayı öğrendi.
Tropikal Fırtına Nargis (2008, Burma/Myanmar)
130.000’den fazla insanın ölümüne yol açtı, çünkü yapılan uyarılara tepki verilmedi.
Daha sonra ulusal bir fırtına uyarı programı oluşturuldu ve daha dayanıklı evler inşa edildi.
Sahra her zaman çöl değildi!
Yaklaşık 5000–7000 yıl önce Sahra, yeşil çayırlar ve göllerle kaplı bir bölgeydi.
Dust Bowl (1930’lar, ABD)
Kötü tarım uygulamaları ve kuraklık, toprağın rüzgarla yok olduğu çölleşmeye benzer bir duruma yol açtı.
İnsanlar toprak koruma önlemleri geliştirdiler ve doğanın dengesine dikkat etmeyi öğrendiler.
Çin’in “Yeşil Duvarı”
Çölleşmeyi durdurmak için Çin, 1978’den bu yana Gobi Çölü’nün kenar bölgelerine 60 milyardan fazla ağaç dikti.
Bu, dünyanın en büyük insan eliyle oluşturulmuş çevre projelerinden biridir.
Etiyopya Tigray Yeşil Kuşakları
Eskiden kurak olan bölgelerde topluluklar, toprak erozyonunu durdurmak için yeşil koridorlar oluşturdu.
Bu, en kuru bölgelerde bile yaşamın geri getirilebileceğini ve topluluk iş birliğinin gücünü göstermektedir.
Doğa muazzam bir güce sahiptir, ancak insanlar da yaratıcı ve dirençlidir.
Tarih boyunca insanlar hayatta kalmış, yeniden inşa etmiş ve doğayı iyileştirmiştir.
Bilgi, iş birliği ve akıllı kararlar sayesinde zorlukların üstesinden gelmek ve geleceği daha güvenli hale getirmek mümkündür.