Videoya Türkçe altyazı eklemek için şunları yapın:
Sağ alt köşedeki dişli çark simgesine tıklayın.
Açılan menüden Altyazılar (Subtitles) seçeneğini tıklayın.
Ardından Otomatik çeviri (Auto-translate) seçeneğine tıklayın.
Açılan listeden Türkçe dilini bulun ve ona tıklayın.
Ekolojik dengenin bozulduğu, insanların topraktan uzaklaştığı ve doğal kaynakların hızla tüketildiği bir çağda, doğanın sunduğu yeniden dönüşüm (upcycling) modelini örnek alıyor ve topraktan geleni toprağa geri veriyoruz.
Sürdürülebilir bir gelecek için, çocukların doğanın kanunlarını erken yaşta anlaması ve doğanın bir parçası olduklarının farkında olarak büyümesi çok önemlidir.
Bu nedenle, “Tohum Bilinci” günü kapsamında çocuklara tohumların önemini anlatıyor, tohumları korumaya alışmaları ve tohumun değerli bir hazine olduğunu anlamaları sağlanıyor.
Öğretmen sınıfa bir oyuncak kelebek alır. Kelebek hikaye anlatmaya başlar:
“Arkadaşlar, benim yaşadığım yerde hava o kadar ısındı ki, bazı yerlerde neredeyse hiç yağmur yağmıyor ve susuz kalan bitkiler su içemiyor. Bazı bitkiler kuruyor, bazıları ise solup ölüyor.
Hayal edin, hafta sonu ailenizle ormana gidiyorsunuz ve ormana vardığınızda tüm bitkiler kurumuş. Eğer kurumuş bitkiler konuşabilseydi, ne derlerdi? Siz onlara ne söylerdiniz?
Onlara kurumuş bir bitkinin fotoğrafını gösterin ve onlardan solmuş bir bitki çizmesini isteyin. Ayrıca çiçeğin cevaplarını yapışkan notlara yazmalarını ve kendi çizimlerine yapıştırmalarını sağlayın.”
Sınıfta bir çocuk Güneş rolünü, bir çocuk Yağmur rolünü ve diğer çocuklar bitkiler rolünü oynar. Güneş rolündeki çocuk sarı bileklikler takar, Yağmur rolündeki çocuk mavi bileklikler takar ve bitkiler rolündeki çocuklar yeşil bileklikler takar. Bitkiler rolündeki çocuklar kaçar. Güneş rolündeki çocuğun amacı bitkileri yakalamaktır. Bitkiler Güneş tarafından yakalandığında kururlar ve heykellere dönüşürler. Yağmur rolündeki çocuk ise Güneş’ten sonra bitkilere tek tek dokunarak onları canlandırmalıdır. Öğretmen bu oyun için müzik çalabilir ve oyun içeride veya dışarıda oynanabilir. Bu oyunun amacı, su olmadan Güneş’in bitkileri kuruttuğunu göstermek.
Etkinlik sonunda kelebek veda eder ve ayrılır.
Hazırlık: Dersten önce öğretmen, köklenmeyi gösterebilecek bir sebze (örneğin patates, turp, havuç, kereviz) hazırlar ve sınıfa gözlem için getirir.
Araştırma ve iş birliği
Grup oluşturma: Öğrenciler 3-4 kişilik küçük gruplara ayrılır.
Araştırma görevi: Her grup, sebzelerin başarılı bir şekilde kök salması için neye ihtiyaç duyduklarını öğrenmek için bilgisayarlar veya tabletler kullanır.
Gruplar, sonuçlarından net notlar tutar. Sonuçlarını kağıtlara veya yapışkan notlara yazar ya da çizer ve sınıf panosuna asarlar.
Her grup bulgularını sınıfa sunar. Öğretmen, paylaşılan bilgileri özetler ve ortak bir anlayış oluşturmak için sınıf panosunda düzenler.
Sınıf iki büyük gruba ayrılır:
Grup A: Kök salmaya ve büyümeye çalışan sebzeleri temsil eder.
Grup B: Büyüme için gerekli olan farklı çevresel faktörleri ve besin maddelerini temsil eder (örneğin güneş, su, toprak, pH, azot, potasyum vb.) ve yararlı olmayan bazı elementleri de kapsar.
Tüm elementlerin — hem faydalı hem zararlı olanların — isimleri A4 formatında yazdırılır ve öğrencilerin göğüslerine yapıştırılır.
Yere bir daire çizilir veya belirli bir “büyüme alanı” belirlenir.
Köklenme meydan okuması
Grup A’daki sebzeler, ihtiyaç duydukları elementleri tanıyıp yakalamalı ve bunları büyüme alanına (daire içine) getirmelidir.
Gerekli olmayan elementler (örneğin kirleticiler veya aşırı maddeler) getirilmemelidir.
Oyundan sonra öğrenciler tartışırlar:
Hangi faydalı elementler alındı?
Yanlışlıkla ihtiyaç duyulmayan elementler alındı mı?
Bir bitki ihtiyaç duymadığı bir şeyi alırsa ne olabilir?
Seçme Bankaları, dünyada artan iklim değişikliği sorunları ve jeopolitik istikrarsızlıkla karşı karşıya kaldığımız için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bitki türlerinin %40'ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya iken ve insanlık büyük ölçüde sadece üç temel ürüne—mısır, pirinç ve buğday—bağlı olduğundan, tohum bankalarının küresel gıda güvenliğindeki rolü gittikçe artmaktadır.
Dünyada biyolojik çeşitliliği ve kültürel mirası korumak, değişen iklimde tarım ürünlerinin hayatta kalmasını sağlamak, hastalıklara dayanıklılık ve sürdürülebilir tarım alanında bilimsel çalışmaları desteklemek ve doğal afetler veya çatışma durumları için yedek plan sunmak amacıyla yaklaşık 1.700 tohum bankası bulunmaktadır.
Dünyanın önemli tohum bankaları şunlardır:
Norveç’teki Svalbard Küresel Tohum Deposunda, Arktik permafrostunda 4,5 milyona kadar tohum çeşidi saklanmakta — küresel bir yedekleme.
Birleşik Krallık’taki Millennium Tohum Bankasında, 40.000 türden 2,4 milyardan fazla tohum bulunmakta ve vahşi bitkilere odaklanmaktadır.
Lübnan’daki ICARDA Tohum Bankası, Suriye’den taşınmış olup, savaş nedeniyle Svalbard’dan kaybedilen tohumları yeniden canlandıran ilk kurumdur.
Rusya’daki Vavilov Enstitüsü, 100 yıldan fazla bir süredir faaliyet göstermekte ve 325.000’den fazla örnek saklamakta, bazıları İkinci Dünya Savaşı’ndan kalmadır.
ABD Colorado’daki Ulusal Genetik Kaynaklar Koruma Laboratuvarında 500.000’den fazla örnek bulunmakta ve kültür bitkileri araştırmaları ile hastalık direncini desteklemektedir.
Peru’daki Yerli Halklar tarafından yönetilen Patates Parkı, 2.300’den fazla patates çeşidi ve diğer And bitkilerini korumaktadır.
Tohum bankaları sadece tohumların saklandığı yerler değil; özellikle iklim değişikliği koşullarında geleceğin gıda sistemleri için yaşam kaynaklarıdır. Genetik çeşitliliği koruyarak insanlığa uyum sağlama, hayatta kalma ve gelişme araçları sunarlar.
Bu tohum bankaları biyolojik çeşitliliği korumak ve gıda güvenliğini sağlamak için hayati öneme sahiptir; özellikle küresel zorlukların giderek arttığı bir dönemde.
Kuzey Kutup Dairesinin çok üzerinde, Norveç’in uzaklarındaki Svalbard adasında, insanlığın en değerli varlıklarından biri olan tohumları sessizce koruyan bir tesis bulunmaktadır. Resmi adı Svalbard Küresel Tohum Deposu olmakla birlikte, genellikle “kıyamet kasası” (İngilizce Doomsday Vault) olarak adlandırılır, çünkü burada dünya çapındaki en önemli tarım ürünlerinin tohumlarının yedekleri saklanır — olası küresel felaketler için.
Kutup Dairesinin yaklaşık 1300 kilometre kuzeyinde, bir dağın yamacına inşa edilmiş olan depo, donmuş toprak ve kalın kaya tabakasının altında yer alır. Doğal afetlere, savaşlara, elektrik kesintilerine ve hatta deniz seviyesinin yükselmesine dayanacak şekilde inşa edilmiştir. Amacı? İnsanlığın küresel bir kriz sırasında bile yiyecek yetiştirebilmesini garanti altına almaktır.
Svalbard Tohum Deposu, dünya çapında benzersiz tarım çeşitlerini temsil eden 4,5 milyon tohum örneğini barındırabilir. Şu anda burada, neredeyse her ülkeden toplanmış 1,1 milyondan fazla tohum örneği saklanmaktadır — bu da burayı dünyanın en büyük ve en çeşitli tarımsal genetik koleksiyonu haline getirmektedir.
Depoda tohumlar hava geçirmez ambalajlarda saklanır ve sabit -18°C’de muhafaza edilir. Soğuk, kuru ve karanlık koşullar, tohumların çimlenmeden veya bozulmadan onlarca hatta yüzlerce yıl canlı kalmasını sağlar.
Bu tesis, düzenli olarak tohum çıkarılan sıradan bir banka gibi çalışmaz. Küresel bir sigorta poliçesi işlevi gören bir yedekleme deposudur. Ulusal tohum bankaları, koleksiyonlarının yedek örneklerini güvenle saklanmak üzere Svalbard’a gönderir.
Depodaki tohumların büyük çoğunluğu temel gıda ürünleri olan buğday, pirinç ve mısır gibi türlerden oluşsa da, nadir ve kültürel açıdan önemli bitki türleri de bulunmaktadır.
Amaranth (Amaranthus spp.) – Azteklerin kadim tahılı
Amaranth, eski uygarlıklar olan Aztekler ve Mayalar için önemli bir gıda kültürüydü. Protein açısından zengin, glütensiz ve kuraklık ile kötü toprak koşullarına karşı çok dayanıklıdır. Kolonileştirme sırasında neredeyse yok olmuş olsa da, Orta ve Güney Amerika’daki geleneksel topluluklar bu bitkiyi korumak için çalışmışlar ve şimdi güvenle Svalbard’da saklanmaktadır.
Nagoya Daruma pirinci – Japon mirası çeşidi
Bu nadir Japon geleneksel pirinç çeşidi, kısa sapları ve erken olgunlaşmasıyla bilinir. 300 yıldan fazla bir süredir yetiştirilmektedir ancak modernleşmeyle birlikte neredeyse kaybolma tehlikesi yaşamıştır. Japon bilim insanları, tarımsal miraslarını korumak için bu tohumu Svalbard’a emanet etmişlerdir.
Habeş Muz (Ensete ventricosum) – Etiyopya’nın gizli yaşam kaynağı
“Yanlış muz” olarak da bilinen bu bitki, milyonlarca Etiyopyalı için hayati bir besin kaynağıdır. Normal muzdan farklı olarak, nişasta meyve yerine sapından elde edilir. Kuraklığa ve hastalıklara dayanıklıdır ancak anavatanının dışında pek bilinmez. Svalbard’da korunması, iklim değişikliğine dayanıklı bu kültürün yok olmamasını garanti eder.
İklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı çağında, Svalbard gibi tohum depoları gıda güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. Bu depolar, sel, yangın veya savaşlar nedeniyle tüm tarım ürünlerinin yok olmasını engellemeye yardımcı olur — örneğin Suriye’nin Halep kentindeki tohum deposu iç savaşta zarar görmüş ve bilim insanları tarımı yeniden canlandırmak için tohumları Svalbard’dan talep etmek zorunda kalmıştır.
Svalbard, günümüz yaşamının bizi sürekli geleceğe bakmaya yönlendirdiğini hatırlatır ancak hayatta kalmamız geçmişin — kuşaktan kuşağa aktarılan tohumların, bilginin ve biyolojik çeşitliliğin — korunmasına bağlıdır.
Navdanya Tohum Bankası, Hindistan’da çevre aktivisti Vandana Shiva tarafından kurulan etkili bir hareket olup, Hindistan’ın çeşitli iklim koşullarına mükemmel uyum sağlamış yerel ve geleneksel tohumları korumaya adanmıştır. Endüstriyel tohumların aksine, genetik olarak değiştirilmiş organizmalara (GDO) veya kimyasal gübrelere bağlı değildirler.
Navdanya, yerel çiftçilerle doğrudan çalışarak onların atalık tohumları yetiştirmelerine, takas etmelerine ve nesilden nesile aktarmalarına yardımcı olur. Bu yalnızca bir tarım faaliyeti değil, aynı zamanda biyolojik çeşitlilik, gıda bağımsızlığı ve kültürel mirasın korunmasıdır. Bu çalışma sayesinde Navdanya, topluluklara tohumları, toprakları ve gelecekleri üzerinde kontrolü geri alma imkanı sunar.
Sussex’te, İngiltere’de bulunan ve Kew Bahçeleri tarafından yönetilen Millennium Tohum Bankası, dünyanın en büyük yabani bitki tohum bankasıdır. Burada, dünya çapından nadir ve tehdit altındaki türler de dahil olmak üzere 2,4 milyardan fazla tohum saklanmaktadır.
Bu olağanüstü proje, 2025 yılına kadar dünya bitki türlerinin %25’ini kurtarmayı amaçlayan küresel bir misyonun parçasıdır. Özel olarak tasarlanmış yer altı depolarda tohumlar güvenli bir şekilde muhafaza edilmekte, biyolojik çeşitliliği korumak ve hiçbir türün sonsuza dek yok olmamasını sağlamak için saklanmaktadır.
Öğretmen tarafından önceden köklendirilmiş sebzeleri büyüteç veya mikroskopla inceleyin.
Köklerin şekline, kalınlığına, büyüme yönüne ve dokusuna dikkat edin.
“Sizce tüm bitkilerin kökleri aynı mı?” diye sorun.
Araştırma:
Farklı türde bitki köklerini araştırmak için bilgisayar kullanın (örneğin, ana kök, saçak kök, yan kök vb.).
Farklı kök tiplerinin fotoğraflarını veya şemalarını bulun ve yazdırın.
Tartışma:
Her grup gözlemlerini ve araştırma sonuçlarını sunar.
İncelenen kökler ile araştırma sırasında bulunan kökler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar üzerinde tartışın.
Pratik uygulama:
Kökleri olan sebzeleri belirlenen alana (örneğin okul bahçesine veya sınıf saksılarına) dikin.
Ortamı gözlemleyin ve sert toprak, çok yabani ot, alan kısıtlılığı gibi dikimle ilgili engelleri aşmak için grup olarak iş birliği yapın.
Grup içinde dikim sırasında karşılaştığınız sorunlara çözüm önerileri tartışın ve geliştirin.
Çözümlerinizi belgeleyin ve sınıfla paylaşın.
Amaç: Öğrencilere küçük eylemler, fikirler ve yaratıcılığın — küçük bir nohut gibi — büyük değişimlere nasıl yol açabileceğini keşfetmelerine yardımcı olmak.
Köklenme Deneyimi:
Bitkilerin kökleri hakkında öğrendikten sonra, öğrenciler şimdi kendi bitkilerini filizlendirmeye çalışacaklar.
Gerekli Malzemeler:
Kurutulmuş nohutlar (haşlanmamış veya kavrulmamış)
Kase veya cam kavanoz
Temiz su
Tülbent veya mutfak havlusu
Lastik bant veya ip
Kağıt veya gazete (isteğe bağlı)
Sabır ve merak!
Nohutları Islatma:
Kurutulmuş nohutları kaseye veya kavanoza koyun.
Nohutlardan en az 3 kat fazla su ekleyin.
Nohutları 8-12 saat ya da bir gece boyunca suda bekletin.
Not: Nohutlar suda şişer.
Süzme ve Yıkama:
Ertesi sabah nohutları süzün ve temiz suyla durulayın.
Nohutları tekrar kaseye veya kavanoza koyun.
Kavanozun ağzını tülbentle kapatıp lastik bantla sabitleyin.
Kavanozu doğrudan güneş almayan, oda sıcaklığında bir yere koyun.
Günde İki Kez Durulama:
Nohutları sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez taze suyla durulayın ve iyice süzün.
Bu, küflenmeyi önler ve nohutların sağlıklı filizlenmesini sağlar.
Büyümeyi İzleme:
1-3 gün içinde nohutlardan küçük köklerin çıktığını göreceksiniz.
Kökler birkaç milimetre uzunluğuna ulaşana kadar durulamaya devam edin.
Dikim:
İsterseniz, filizlenen nohutları toprağa dikerek bitkinin büyümesini sürdürebilirsiniz.
İpuçları:
Organik kurutulmuş nohutlar filizlendirme için en uygunudur.
Hava çok sıcaksa, nohutları günde 3 kez durulayabilirsiniz.
Filizlenen nohutlar yiyecek olarak da kullanılabilir, ancak sınıf etkinliğinde onları gözlemlemek ve dikmek daha heyecan vericidir.
Filizlenen nohutlar sınıfa yerleştirilir ve sürekli takip edilir.
Öğrenciler gördüklerini, kökler ve bitkiler hakkında önceden bildikleriyle karşılaştırır.
Yeni ne fark ettiklerini ve öğrendiklerini düşünmeye teşvik edilirler.
Öğrenciler, nohutlardan yapılmış yeni bir 3D ürün hayal ederler.
Bu ürün:
Fonksiyonel olmalıdır,
İki mevcut ürünü birleştiren yaratıcı bir icat olmalıdır.
(Örnek: Bardakla birleşik bir telefon)
Öğrenciler fikirlerini çizer veya maketini yapar.
Ayrıca ürünün amacını açıklarlar ve dünyaya nasıl katkı sağlayabileceğini ya da neleri daha iyi hâle getirebileceğini anlatırlar.
İsteğe bağlı – daha ileri düzeydeki veya yaşça büyük gruplar için:
Öğrenciler nohut ve kürdanlarla en yüksek kuleyi inşa ederler.
Ekstra kriterler, grup seviyesine göre eklenebilir:
En yüksek ve en sağlam
Sadece en yüksek
En yüksek, en sağlam ve estetik açıdan en güzel
Projenin başlangıcından bir hafta önce, öğretmen öğrencilere evlerinden, ailelerinden ya da topluluklarından tohum toplamalarını ister. Bu, bahçe, köy veya pazarlardan toplanan tohumları içerebilir.
Bu proje, öğrencilerin tohum koruma sorumluluğu almasını ve bilgilerini başkalarıyla paylaşmasını teşvik eder. Proje dört ana aşamadan oluşur: araştırma, analiz, tasarım ve uygulama.
1. Araştırma
Öğrencilere yerel (atalık), geleneksel ve genetiği değiştirilmiş (GDO) tohumlar arasındaki fark tanıtılır. Sınıf tartışmaları ve paylaşımlarla, yerel tohumların nesiller boyunca nasıl korunup aktarıldığı ve neden geleceğe miras bırakılması gerektiği keşfedilir.
2. Farkındalık ve Fikir Geliştirme
Öğrenciler "tohum kumbarasını" nasıl tasarlayıp sergileyebileceklerini düşünür, böylece insanlar yerel tohumların değerini fark etsin. Farkındalık yaratmak için yaratıcı fikirler ve sunum yöntemleri geliştirilir.
3. Tasarım Aşaması
Gruplar, fikirlerini hayata geçirmek için plan oluşturur. "Tohum kumbarası" neye benzeyecek, nasıl çalışacak? (Kutu, pano, kavanoz, zarf, vb.). Hangi malzemelerin gerektiği, nasıl temin edileceği ve iş bölümü planlanır. İş birliği, organizasyon ve yaratıcılık ön plandadır.
4. Uygulama
Öğrenciler tohumları toplar, ayrıştırır, gruplar ve etiketler.
Tasarladıkları kumbarayı yapıp işler hale getirirler.
Sınıf dört gruba bölünür; her grup farklı tohumları araştırır ve şu soruları yanıtlar:
Bu tohum en iyi nerede yetişir?
Büyümesi için neye ihtiyaç duyar?
Ne zaman ve nasıl ekilmelidir?
Bölgenizde yaygın mı, yoksa nadir midir?
Her grup, bulgularını bilgisayarda yazar ve tohumların yanına asılacak bilgi kartları hazırlar. Bu kartlar serginin bir parçası olur.
5. Sergileme ve Paylaşım
Öğrenciler, Canva gibi dijital araçlarla posterler hazırlar. Posterler basılıp sergi alanında kullanılır. Ziyaretçiler, tohumları, hikayelerini öğrenir ve yerel biyolojik çeşitliliği korumanın önemini keşfeder.
Bu yaratıcı ve araştırmaya dayalı proje sayesinde öğrenciler sadece pratik beceriler kazanmakla kalmaz; aynı zamanda sürdürülebilir düşünme ve uzun vadeli vizyon geliştirme kabiliyeti de kazanır. Kendi yaşam deneyimlerini çevre sorumluluğuyla birleştirerek, etraflarındaki kişileri etkiler ve "tohumların korunması gereken ortak, değerli bir hazine" olduğu bilincini yayarlar.
Bazı tohumlar — örneğin buğday veya mısır — doğru şekilde saklandığında onlarca, hatta yüzlerce yıl canlı kalabilir. Uygun koşullarda, tohumlar düşündüğümüzden çok daha uzun süre çimlenme yeteneklerini koruyabilirler.
Tohumlar dikkatle kurutulur ve çok düşük nem ile sıcaklıkta saklanır. Bu, onların doğal yaşlanma sürecini yavaşlatır ve çimlenebilirliklerini mümkün olduğunca uzun süre muhafaza etmelerini sağlar.
Bazı tohum bankaları sadece tohumları değil, aynı zamanda bitki DNA’sını da korur. Bu sayede bilim insanları, doğada ya da tarımda yok olan türleri laboratuvarda yeniden yetiştirebilirler.
Büyük küresel tohum bankalarına ek olarak, yerel topluluk tohum bankaları da mevcuttur. Bu yerlerde insanlar tohumları serbestçe değiş tokuş eder. Bu girişimler, yerel ve eski türlerin korunmasına ve geleneksel bilginin yaşatılmasına yardımcı olur.
Tohum bankalarında tohumlar bir tür durgunluk (uyku) durumuna geçer. Soğuk ve kuru saklama koşulları, tohumların metabolizmasını yavaşlatır; böylece yaşlanmadan "uyuyabilirler".
Tüm tohumlar kurutulup dondurulamaz. Kakao veya avokado gibi tropik bitkiler, "zor saklanan" tohumlara sahiptir ve genellikle canlı bitkiler olarak dış mekan tohum bankalarında korunmaları gerekir.
Suriye iç savaşı sırasında, Halep’teki tohum bankası yok olduğunda, bilim insanları Norveç’teki Svalbard Küresel Tohum Kasası’ndan yedek tohumları geri aldılar. Bu olay, acil durumlarda bu yedeklemelerin ne kadar hayati olduğunu gözler önüne serdi.